Kategoriler
Sabun nedir ? - Butik Sabun nedir ?

Sabun nedir ? - Butik Sabun nedir ?

04.12.2019
Sabun halk dilinde yağlı, kirli şeyleri temizlemek için kullanılan bir maddedir. Kimyasal bakımdan sabun; yağ asitlerinin ya sodyum, ya da potasyum tuzlarından meydana gelen bileşiklerdir. Bu yazımızda sabun hakkında genel bir bilgiye ve Butik sabun ile normal sabun arasındaki farklara bakacağız.

Sabunun temizleme etkisi çok gelişmiştir. Ve bu 3 özellikten ileri gelir:

  • Sabun moleküllerinin yapısı hem suyla, hem de yağlarla birleşmeye karışmaya yatkındır. Bundan dolayı bir yüzey üzerindeki yağlı kirleri sulu ortam içinde kolayca çekebilirler.
  • Sabun baz özelliğinde bulunması dolayısıyla deri, kumaş, v.b gibi yıkanan şeyleri yumuşatır ve kirlerin çıkmasını kolaylaştırır.
  • Yağ asitleri sulu ortam içinde çekilmiş olan yağlı kirlerle birleşerek kendilerinden çözelti içinde çökerler. Dolayısıyla temizlik yapılıp bittikten sonra sabunlu suyun dibine çöken tortu bunlardır.

Sabun,yağ asitlerinin suda çözünen sodyum ve potasyum tuzlarıdır. Sabunlar, katı sıvı yağların ya da onların yağ asitlerinin,kimyasal olarak güçlü bir alkali ile etkileşimi sonucu oluşur.

Sabunun genel formülü CH3-(CH2)n-COONa, sodyum stearat (C17H35COO- Na+) gibi bir sabun nonpolar uç (yağ asitinin hidrokarbon zinciri) ve polar uç (iyonik karboksilat) içerir. “Benzer benzeri çözer” kuralından dolayı, sabun molekülünün nonpolar ucu (hidrofobik veya su sevmeyen kısım) yağlı kiri çözebilir. Molekülün polar veya iyonik (hidrofilik veya su seven kısım) ucu ise su moleküllerine saldırır. Bu nedenle, yüzeyden temizlenen kir uzaklaşır ve su içinde süspanse hale gelir. Böylece, sabun emülsiyon ajanı gibi davranır, bir madde sayesinde bir sıvı (yağ molekülleri) başka bir sıvının (su molekülleri) içinde parçacık ve damlacıklar halinde asılı kalacak şekilde dağılır. Yağların sodalı su (NaOH) ve Potasyum hidrat (KOH) gibi kuvvetli bazlarla davranışları, onları gliserol ve uzun-zincirli yağ asidi formundan hidrolize (sabunlaşma) uğratır.

 

İnsan temizliğinin başlangıcı tarih öncesi zamanlara kadar uzanır. Su, yaşam için vazgeçilmez bir madde  olduğundan beri, ilk insan toplulukları devamlı su kenarlarında yaşadılar. Kuvvetli bir olasılıktır ki, bu ilk  insanlar suyun temizleme özellikleri hakkında bazı şeyler biliyorlardı. Eski Babil kazıları sırasında bir toprak  vazo içinde bulunan sabuna benzer bir madde, sabun yapımının M.Ö. 2800 yılı öncesinde bilindiğin bir  kanıttır.  Bu toprak vazo üzerindeki yazıtlar, küllerle yağların kaynatıldığını anlatır. Bu da bir sabun yapma  metodudur. Fakat buradaki ifade, anladığımız anlamda bir “sabun” ifadesi değildir. Bu ancak saça şekil veren  maddelerin yardımcıları olarak kullanılan maddeleri ifade etmektedir.

Kayıtlar, eski Mısırlıların düzenli bir şekilde banyo yaptıklarını gösteriyordu. Eber papirüsündeki bir tıp  dokümanında, yıkama için olduğu kadar, cilt rahatsızlıklarının da iyileştirilmesi için, hayvansal ve bitkisel  yağların kombinasyonu sonucu oluşan sabuna benzer bir madde yapısının tanıtımını anlatır. Yaklaşık aynı zamanda, Musa İsraillilere kişi temizliği ile ilgili kuralları yazılı bir şekilde detaylandırdı. Aynı zamanda, dini sağlık ve sağlıkla, temizliği ilişkili hale getirdi. Kutsal kitaplarındaki açıklamalardan kül ve yağın karışımından oluşan bir çeşit saç telini bildikleri anlaşılmaktadır.

İlk Yunanlılar, estetik nedenlerden dolayı banyo yaptılar, muhtemel olarak sabun kullanmadılar. Sabun yerine, toprak, çamur, süngertaşı ve külden oluşan bir kalıp ile vücutlarını temizlediler. Sonra, sıvı bir yağ ile kendilerini yağladılar ve hamam kaşağısı olarak bilinen metal bir alet ile, kir ve yağı vücutlarından kazıyarak çıkardılar. Elbiselerini sabunsuz olarak derelerde yıkadılar.Sabun, ismini eski bir Roma hikayesine göre hayvanların kurban edildiği “sapo” dağından almıştır. Yağmurları yıkadığı erimiş hayvansal katı yağlar ve odun küllerinden oluşan karışım, Tiber nehrine bir çamur halinde akıyordu. Kadınlar, bu çamur karışımının,çok daha az kuvvet harcayarak yıkama, temizleme işlemlerini gerçekleştirdiğini buldular. Eski Almanlar Fransızlar keçi donyağından ve külden yapılmış ve sabun olarak adlandırılan bileşiğin bulunması ile, bu bileşiği saçlarını hafif kırmızıya boyamada kullandılar.

İleri düzeydeki eski Roma medeniyeti de banyoyu kullanıyordu. İlk meşhur su kemerli Roma hamamı, yaklaşık M.Ö. 312 yılında inşa edilmişti. Hamamlar çok popüler hale gelen çok lüks yıkanma yerleri idi. M.S. ikinci yüzyılda, Yunanlı fizikçi GALEN, hem tıbbi hem de temizlik amaçlı olarak sabunu önerdi.

M.S. 467 Romanın yıkılmasından sonra, banyo alışkanlığında bazı değişiklikler olmuştur. Avrupa’nın çoğu, halk sağlığı üzerine pisliğin etkisini hissetti. Bu kişi temizlik ihtiyacı, ve gayrı sıhhi yaşam şartları ile ilgili olarak, 14. Y.Y. büyük kitleler halinde ölümlere neden olan Veba’ nın diğer bir deyişle kara ölümün büyük etkisi olmuştur. Buma rağmen 17. Y.Y ‘a kadar Avrupa’nın çoğunda, banyo yapmak ve temizlenmek o kadar popüler değildi. Ve ortaçağ dünyasında, hala kişisel temizlik gerektiği gibi önemsenmiyordu. Diğer bir yörede, ortaçağda Japonya da günlük banyo bilinen bir adetti. Ve İzlanda da, sıcak kemer suları ile ısıtılan havuzlar, Cumartesi akşamları popüler toplantı yerleri idi.

Sabun, Roma İmparatorluğu döneminde şeytan işi olarak nitelendirilip insan hayatından çıkartılmış; sonra da hastalıklar, salgınlar önlenememiştir. Sabunun tekrar kullanımı 8. yüzyılda İtalya ve İspanya, ardından 13. yüzyılda Fransa ve sonrasında İngiltere’de ortaya çıkıyor. Türkler 11. yüzyıla kadar sabun yerine sulardaki soda, çöven, saparma, süt kökü, kaşık otu, herdemtaze, tavşankulağı, hint kestanesi ve kül gibi maddeleri kullanmıştır.

Bilimsel olarak sabun yapımı 18. yüzyılda Michel Eugene Chevreul’un gerekli kimyasal formülleri ortaya koymasıyla başlıyor. Buhar makinesinin bulunmasıyla sabun yapımı endüstriyel bir sektöre dönüşüyor. Sabun, sert sularda eritildiği zaman yeterince köpürmediğinden, 1930’larda ABD’de ilk deterjanlar ortaya çıkıyor. O günden bu yana da deterjan yapımı başlı başına bir sanayi dalına dönüşüyor. Günümüzde sabun üreticilerinin büyük bir çoğunluğu 1800’lerden kalma metotlara bağlı üretim yapmaktadır. Hala sabun üretiminde hayvansal yağlar kullanılmaktadır. Ancak tamamen bitkisel yağlardan üretilen sabunlar da vardır.

Bu genel bilgilerden sonra gelelim butik sabun ile  normal sabun arasındaki farklara ; her iki sabunda  kullanıma uygundur ancak butik sabun hobi olarak  veya daha çok dekoratif olarak üretildiği ve kolayca  eritilerek şekle sokulabilmesi için içerisinde bazı özel kimyasallar ve yüksek oranda gliserin içerir bu  sebeple diğer katı sabunlar gibi çok uzun süre  dayanıklılığı olmamaktadır.

Neşe Dükkanı tarafından üretilen tüm sabunlar ; gerçek sabun hammaddesinden üretilmekte olup ,  hammadde tedarikçimizin özel laboratuvarlarında el  değmeden üretilmektedir ve kesinlikle alkol  içermezler. Hammaddelerimiz yüksek oranda gliserin  ihtiva ettiğinden cilt sağlığına katkıda bulunmaktadır.

Butik sabunlarımızın yanında tarafımızca üretimi  gerçekleştirilen banyo tuzlarımda da gerçek deniz tuzu  kullanılmaktadır. Deniz Tuzu’nun güzelliğe, gençliğe etkisi de kanıtlanmıştır. Bu mucize tuz, Metabolizmayı aktive eder, damarlarda dolaşımı hızlandırır. Bağışıklık sistemini ve sinir sistemini güçlendirir.

Cilt, saç ve tırnak sağlığını geliştirir. Tabii ki, deniz tuzu bu iyileştirici özellikleri ile sınırlı değil , gençlik ve güzelliği korumaya da yardımcı olur bu doğal madde deniz tuzu içeriğinde sodyum klorür yüzde 90-95 civarında ve buna ek olarak yaklaşık 80 farklı mineral barındırır.

Rafine edilmemiş deniz veya kaya tuzunun sakinleştirici etkisi de vardır ve ruhsal durumu genel olarak iyileştirir.

Bir sonraki yazımızda buluşuncaya dek Sevgiyle kalın

Murat Çakmak...